top of page
sonuna.png

Z1

Z2

Z3

Z4

Z5

Z6

Z7

2.gün gün kolajjj b.jpg

06.11.2020

WhatsApp Image 2020-12-06 at 23.14.40.jp

"PARADİGMAP BİZİM AZRAİLİMİZ!"

"Gökyüzünde buluşuyoruz!"

"Uçurtma dengedir"

Yuvacan Atmaca kurucusu ve katalizörü olduğunu söylediği XLab topluluğunu tanıtarak sözüne başladı.Günlük takip edilen ve oluşturulan bültende kendilerinin de olacağını bilen ve atölyede aralarında bir Paradigmap ekip üyesi gören Atmaca ironik fikrini bu söylemle dile getirdi: "ParadigMap bizim azrailimiz!"

"Temel amacımız mimarlık vesilesiyle eğlenmek"

Atmaca, XLab Topluluğunun Mardin Artuklu Üniversitesi’nden başlayan ve mezunundan öğrencisine geniş skalayı kapsayan bir kitlesi olduğundan bahsetti. ‘’ Ben topluluğun katalizörüyüm, onlar bir açık çağrı oluşturuyor, toplanıyor, birleşiyor ben de işleri hızlandırıp aracılıklarını yapıyorum’’ Sözlerine devam ederken

"Karantina döneminde Mardin'de bolca uçurtma gördük"

Yuvacan A; ‘’Ayrı evlerdeyiz belli bir sınır içerisindeyiz fakat kendi damlarından çocuklar ortak bir gökyüzünü paylaşıp oynayabiliyorlar’’. Bu sözlerle atölye ekibi gökyüzü metaforuna çokça dikkat çekerek kendi anlayışlarından bahsetti.

"Uçurtmalar bizim avatarlarımız olacak"

Atölye üretiminde temel amacımız pandemi koşullarında herkesin kendi bulunduğu ilden, oluşturduğu uçurtmayı uçurup videoya çekmesi ve bunların birleştirilmesi.

"Pandemide yeni ortak alan; Gökyüzü"

Atölye yürütücülerinden Doğan Kalak fikirlerini şu şekilde dile getirdi:

‘’Uçurtma fikrimizi özel bir fikir olarak ele alıyoruz çünkü şuan kalan tek ortak alanımız gökyüzü...’’

Mardin’de büyük bir kitle tarafından tanınan ve birçok başarıya imza atmış bir uçurtmacı, uçurtma üreticisi, uçurtma sanatçısı olan Zahit Mungan  atölyenin ilk gününe misafirdi

Zahit Mungan; ‘’Evimi uçurtma atölyesine çevirdim’’

‘’En büyük hayallerimden birisi uçurtmayla insan uçurtmaktı 6x10m bir uçurtmayla insan uçurdum’’

‘’Mardin’de Şahmeran bir ikondur ve ben 3 boyutlu şahmeran uçurtması yaptım, 8metre ve 800 parçaydı tek tek diktim’’

‘’Mardin’de uçurtma festivalleri yaptım en büyük hayallerimdendi’’

Sözlerinin ardından uçurtmaların teknik bilgilerini anlatmaya başlayan Mungan, sırasıyla Kuyruklu Altıgen Uçurtma, Kuyruksuz altıgen uçurtma, 3 boyutlu uçurtmalar, delta uçurtma, rokkaku japon uçurtmasından bahsetti ve teknik bilgilerini verdi.

"Adana'da uçurtma uçurmak neden yasaklandı?!"

Atölyenin ilerleyen dakikalarında pandemi kapsamında uygulanan sokağa çıkma yasağında Adana’da yaşanan bir olay dile geldi. Sokağa çıkma yasağıyla evine kapanan Adana halkı uçurduğu uçurtmalarla tüm gökyüzünü kaplamış ve bu yüzden Adana’da uçurtma uçurmak ve satışını yapmak yasaklanmış.

bültengörsel2.png
bültengörsel1.png
kozmosadafoto.jpg

Her Şeyin Bir Karşılığı Var!!

Uluslarası bağlantıdaki sorunlar sebebiyle 17 dakika geç başlayan KozmosAda 01: Akdeniz Kültürel Peyzajı ve Modernleşme Deneyimi  etkinliği biirinci aşamasını bugün itibariyle gerçekleştirdi.Etkinlik başında  “Evrenin adada,adanın da evrende bir karşılığı” denilerek Akdeniz havzasında bulunan ada ülkelerine dikkat çekildi. Değişimlerin mekanda,tabiatta ve yaşama biçiminde olan karşılıklarından söz açılarak peyzaj ve moderniteye parmak basıldı.

Konuşmacılardan Christianne Garnero Morena Villa tipolojilerinden bahsederken Rönesans öncesi villaların sadece dinlence mekanı değil aynı zamanda üretim mekanı olmasına dikkat çekti.

19.yy’da çiftlik amacıyla kullanılan villalar  özellikle Fransa ve İtalya’da birdenbire beş faktöre bağlı bir değişime uğradığını söyledi.

Burjuvazi sınıfının ortaya çıkmasıyla beraber villalar asillerin kullandığı şekle geçiyor.

İki şey önemli biri villaları konserve etmek ikincisi ise modernite üzerine işlev yüklemek ki bu villalar müze gibi kalmasın.

Bunların sağlanması için önemli olan iki şey de eğitim ve politikacıları iyi seçebilmek ve ekledi günümüzde “Kazanmadık ama inanmak lazım.” Diğer bir konuşmacı olan Jean François Perouse’a göre ortak bir konuşma lisanı bulup tarihçi ayrımını durdurmak gerekiyor.

Tabiatın ortak olduğu, peyzajın herkese açık ortak bir kullanım olması gerektiğini ve bunu bağımsız garantör kuruluşların sağlaması peyzajın hürriyeti ve erişiminin bedava olmasını sağlar.

Katılımcılarda birisi de devletin kendiliğinden bu oluşuma kendiliğinden adım atamayacağını ve sivil toplum kuruluşlarının bürokraside sesini duyurması gerektiğini savundu.

Sinan Logie’e göre Kapitalist sistemde bir arazinin değerinin o binadan daha yüksek olduğu an o binanın var olma şansı düşmekte.

Ve modern mimarlığa ilgi duymaması ile suçlanan “Orta sınıf” tabiat ile bu sürece katmanın mümkün olabileceğine değindi.

Panelin ikinci kısmı ise 07.12.2020 saat 15.00da festival programı dahilinde gerçekleşecek.

Maceraperest Haritalar...

Küçük Kaşifler...

Gizem Kıygı koordinatörlüğünde gerçekleşen Çocuklarla Haritalama atölyesi festivalin çocuk kuşağının ilk etkinliği idi. Etkinlikte katılımcı olan 10 çocuğun üretimleri ve sohbetleri keyifle takip edildi. Mimar nedir? sorusu ile başlayan sohbet eğlenceli bir oyun ile sonlandı. Üretime İstanbul’un veya isterlerse hayallerindeki bir ülkenin kuş bakışı çizilmesi ile başlandı. Daha sonra bu kuş bakışı harita üzerinde önemli gördükleri yerler, su ve yeşil alan ögeleri gibi işlemeler yapıldı. Atölye sonucu oluşan haritalara ulaşmak için festivalin sosyal medya hesaplarını takipte kalın.

küçük ölç mekansal day2.png

Küçük Ölçekte Sen de Bir İz Bırak!

Küçük ölçekte mekânsal keşifler atölyesinin 2. Gününde kaşifler; beden izciliği, küçük ölçek izciliği, sen de bir iz bırak, mekan izcileri acil vaka soruşturması oyunlarını oynadılar. Küçük ölçekteki izleri keşfedip, bu izlerin anılarını anlattıkları, mekanlarına yeni geçici izler bıraktıkları ve belki bedenlerini bir baskı şablonu olarak kullandıkları oyun sürecinde son oyun olan vaka soruşturmaları oyununu diğerlerinden farklı bir şekilde oynayarak, bu ana kadar biriktirdikleri tüm izcilik yeteneklerini sergileyerek 2. Gün keşiflerini başarılı bir şekilde bitirdiler.

‘’İz bırakmak bir inşaat oyunudur:

Bazıları fırça kullanır,

Bazıları kazma,

Bazıları ise kalem.’’ (Jackson Pollock)

Yelda Gin tarafından düzenlenen mimarlıkta malzeme seçimi, yenilikçi tasarım- üretim teknikleri ve iklim krizi açık çağrı etkinliği, doğal malzemelerin kullanımını destekleyen, 20.yy. üretim biçiminden çıkıp sürdürülebilir yapı malzemeleri üretimine geçişi savunan bir sunuydu.

Ahşap malzeme ile başlayan sunumda, endüstriyel ahşabın üretim teknikleri, kullanım alanları, ürettiği karbon ayak izi, hayata geçirilen ahşap yapılar, döngüsel ekonomi için idealliği ve yangına karşı dayanımı gibi konulara değinildi.

Daha sonra toprak malzemenin, basınca dayanımı, nem dengesi, ısı kontrolü ve benzeri avantajlarından bahsedildi. Dünyanın farklı yerlerinde farklı yerlerinde farklı tekniklerle üretilmiş yapılar gösterildi. Ayrıca toprağın yönetmelikte yerinin olmaması, toprakla çalışmayı bilen insan sayısının az olması, bulunduğu yere göre farklı özellikler göstermesi, yavaş ilerleyen bir süreç olması, çok iş gücü istemesi ve belirli testlerden geçirilmeden yapım aşamasına geçilememesi gibi dezavantajlarından da bahsedildi.

mimarlıkta malz seçimi.jpg

Mimarlıkta Malzeme Seçimi, Yenilikçi Tasarım- Üretim Teknikleri

Son olarak bambu malzemenin (vegan çelik) potansiyellerinden, büyük açıklılar geçilebildiğinden,  doğru kullanıldığında çelikten daha güçlü bir malzeme olabileceğinden ve yerinde kullanıldığında sıfır karbon ayak izi olduğundan bahsedildi.

Yaklaşık 40 dakika sunum yapan Yelda Gin, sunumunu Cedric Price’ın ‘’Teknoloji cevap, peki ya soru neydi?’’ sözüyle sonlandırdı.  Kendisine ayrılan sürenin son 20 dakikasında izleyicilerden gelen soruları yanıtladı.

Kent Belleği Kartları

kent belleği kartları.png
kent belleği kartları 2.jpg

Günden güne kaybolan ,her gün yanından geçtiğimiz mimari eserleri katılımcının da aktif rolüyle tekrar hatırlatmayı amaçlayan kent belleği kartları toplamda 24 farklı karttan oluşuyor. Büyükdereden başlayıp Adalar’da sonlanan bu 24 yapıyı seçme sebeplerini Emine B. Tasavul şöyle açıklıyor : ‘‘ ...Bazılarını görmezden gelemeyeceğimiz için bazılarının da kimse tarafından farkına bile varılmadığını düşündüğümüz için...’’ .Koleksiyonlardan yola çıktıkları bu projede koleksiyonlar gibi bir teması olması gerektiğini düşündükleri bu kartlar ‘‘kaybolan izler

Aslı Tusavul, Emine B. Tusavul, Tilbe Küçükönder

peşinde’’ temasıyla insanları çok katmanlı bir kent mimarisine sahip olduğunu ifade ettikleri İstanbul şehrini gözlemlemeye ,gezmeye ve deneyimlemeye davet ediyor .Aslı Tasavul, pandemi dönemi olmasaydı esnaflardan toplamayı hayal ettikleri bu kartları hepimizin geçmesini sabırsızlıkla beklediği bu dönemden sonra koleksiyonun belki daha da büyümüş haliyle teker teker esnaflardan toparlanarak harita eşliğinde oynanan bir oyun haline dönüşebileceğini umduklarını belirtti. Anlatıyı Tilbe Küçükönder şu sözleriyle sonlandırdı: ‘‘ Bir mekana girip çıplak gözle deneyimleyelim. Göz kontağı kurmanın değerini unutmayalım.’’

Gelecek Arşivi I Günlük Yaşam Belleği Atölyesi 2. Güne Başladııı !!

Dün başlanılan fikir aşamasına bugün tasarımların sunumu ile devam edildi. Katılımcılar kriz anında karşılaşılabilecek şeyler üzerinden alternatif çözümler üretmeye odaklandı. Kentte açık alanlar konusu üzerinden büyük bir boşluk olan su meselesi ile mekanlar yaratılarak kriz anına alternatif mekan önerisi sunuldu. Atölyede katılımcıların tamamının mimar olmaması farklı meslek dallarından da insanlar olması atölye için farklı bakış açıları kattı. Depremin ne zaman geleceği kestirilemiyor bu yüzden daha öncesinden riskli yerlere mekan üretmek fikri üzerine yapılan önerilerde kullanıcı odaklı tasarım, esnek mekanlar ve modülerlik üzerine fikirler atıldı. Deprem krizi anında bizi koruyabilecek bir mekan olabilir mi ? sorusuyla alternatif mekan önerileri tartışıldı. Daha sonrasında kırılma anlarında parazit mekanlar oluşturarak sosyal, esnek, yere ait bir mekan önerisi sunuldu. En sonunda yerin üstüne müdahale etmek yerine, yerin altına müdahale ederek hem oranın imgesini bozmadan, yerin altında oluşacak mekanla da yukarıyı destekleyecek mekan önerisi sunuldu. Atölye yarın tasarım aşamasının son haline getirilmesiyle devam edecek.

gelecek arşivi.jpg
Yoga pdf.jpg

Şimdi Dikkatini Nefesine/Kalemine Davet Et!

Nurullah Kaya, Mimar

Etkinliğin ilk bölümü nefes yoga etkinliği yapıldı. Kısa bir meditasyon ile başlayan etkinliğin ilk anlarında bedenin en rahat olacağı pozisyon seçilmesi ve ihtiyaçların giderilmesi(su içmek, tuvalete gitmek vs) istendi. Gözlerimizi açık tutmayı tercih ediyorsak etrafımıza bakmamız ve nasıl bir mekanın içerisinde olduğumuzu anlamamız istendi. Dikkatimizi temas noktalarına getirip nerelerde boşluk var nerelerde temas ediyor bu noktaların ısısı nasıl hissiyatı nasıl sorgulandı. İkinci bölüm olarak dinlenme bölümü seçildi bu bölümde gerekli dinlenmeyi sağladıktan sonra kalemimizi kağıt üzerine koyup onu serbest bırakmamız kağıt üzerinde akması istendi. Çizgilerimizin sorgulanması ve bu çizdiklerimizin nefesimizle ilişkisi sorgulandı. Üçüncü bölüm ise katılımcılar ile sohbet bölümüydü. Katılımcıların deneyime katkıları, kafalarındaki sorular cevaplandı ve nefes çalışması ile bitirildi.

ÇAT KAPI: Bürodan Ofise Mimarlık

Çat Kapı’ nın bugünkü konuğu Yeşim Hatırlı idi. Yeşim Hatırlı 1990 yılında ofisi kurduktan sonra 2003-2018 yılları arasında ODTÜ 4.sınıf stüdyosu yarı zamanlı öğretim görevi yaptıktan sonra Atılım Üniversitesinde 3.sınıf yarı zamanlı stüdyo öğretim görevliliği yapmaya başlamış. 2010’ların başında ise TSYD’de başkanlık yapmış.

 

‘’ya büyük olacaktık ya da az iş iyi kontrolde kalacaktık ikincisini tercih ettik.’’

 Şu an ofisimizin bulunduğu ölçekten memnun olsam da bazen diğer ihtimali de düşündüğüm oluyor ama yine de konseptten şantiyeye hakim olmak daha cazip geliyor.

 

‘’ Şans ve şanssızlık değişti.’’

Yeşim Hatırlı bilgiyi süzmenin daha önemli hale geldiğinden bahsetti. Hatırlı sözlerine ‘’Araştırma ve öğrenme metodu değişti. Öğrencilerdeki tutum farklılaştı, ilgi alanı daraldı ve dikkat dağınıklığı arttı. Bu durum öğrencilerin öğrenme biçiminde de problem oluşturuyor. Kısayoldan ve görsel ağırlıklı öğrenmeye çalışıyorlar. Sabırsızlar az okuyorlar, gerekli entelektüelliğe ulaşamıyorlar.’’ diye devam etti. Yeşim Hatırlı bu etmenlerin fazla uyarıcı olmasından bahsederek ‘’Öğrenciler eskisi kadar da gezemiyorlar artık biriktiremiyorlar. Görerek öğrenmek, algılarının açık olması.Yola çıkmak, gezmek eskisi kadar kolay değil.’’ dedi.

 

kolaj1.png
kolaj2.png

 ‘’karamsarlık var.’’

Ekonomik kriz sebebiyle gençler umutsuz. İş bulmak, iş kurmak çok zor. Farklı alanlarda çalışmak çözüm olabilir. Ben ofis açın diyemem. Yarışmalarla iş alıp ofis kurmak haricinde çok zor.

 

“bürodan ofise… her şey çok değişti”

Büro - ofis konusu teknik olarak değişmese de yapma biçimleri çok değişti. İlk bilgisayarı çok fazla paraya almıştık. Statik, elektrik, peyzaj gibi dalları birlikte çalışırdık. Çiziminden inşaatına proje yönetimine her şey çok değişti. Bu daha mı kolay daha mı zor bilemem şu an.

 

‘’Biz 10 kişiyi geçmiyoruz.''

Yeşim Hatırlı’ya gelen kurumsallaşmak hakkında ne düşünüyorsunuz siz kurumsallaşan bir ofis misiniz, kaç kişi çalışıyorsunuz gibi sorulara cevaben Hatırlı ‘’biz 10 kişiyi geçmiyoruz’’  diyerek söze başladı. Yeşim Hatırlı:‘’Stajyerler girer çıkar. Tasarımlar bizden çıkıyor ama ekip olarak çalışıyoruz. Ofis içi yarışmalar olur hatta büyük projelerde ve içinden birlikte seçeriz. Ekip arkadaşlarımız tasarım sürecinin herhangi bir noktasına istedikleri gibi katılabiliyorlar.’’

 

‘’mimarlık mı yapıyorum işletmeci miyim ayrımından dolayı çok fazla büyümeye yönelmedik . ’’ 

İyi işveren mimarın dediğini kabul edenden çok mimarın dediğine yorum yapandır.

İyi işveren önemli ama sadece bütçe anlamında değil. Tartışmaya açık ve vizyon sahibi olmalı. Mimarın dediğini de hemen kabul etmesin sadece vizyonu olsun ve konuyu tartışabilelim.

 

‘’Gizli arzular ’’

Konuşmanın ilerleyen dakikalarında Yeşim Hatırlı Cengiz Yetkin’in ‘’klasik müzik ıslıkla çalınmaz’’ kitabını önerdi: “İhtiyaç durumlara bağımlıdır. biz müziği arzuladık. ihtiyaç listesi önceden tanımlanmış bir şeydir ve bir nicelikler listesidir. halbuki arzu bunun önüne geçer.”

Projeye geçerken ihtiyaç programı veriliyor. Onun ötesindeki arzuyu bulursanız o zaman o projeler çok keyifli hale geliyor. Mimarlık diğer sanatlardan farklı olarak doğrudan kullanıcı için yapılır. Kullanıcı mutlu değilse, ‘’gizli arzuları’’ giderilmiyorsa o yapı ne kadar güzel olursa olsun iyi bir yapı değildir.
 

"Mimarlığın yeri olmaz"

‘’Ben konumu Ankara olan bir mimarım fakat bu çok önemli değil. Önemli bir yapı, ünlü bir yapı üreten bir mimar Türkiye çapında bir mimardır veya aynı şekilde yurtdışı da geçerli. 

 


 

‘’Mimar orkestra şefi gibidir.”

Genç mimarlara tavsiyesi sorulan Yeşim Hatırlı öncelikle bu işi tutkuyla zevkle severek yapmaları gerektiğinden bahsetti. 

‘’Ne yazık ki sevmeden olmuyor. Proje üretmek yaratıcı olmak kolay değil. Onları her anlamda kullanmak kolay değil.’’

 

‘’pintereste girmeyin.’’

 ‘’Gezerek öğrenin, detaylarla öğrenin. Algılar açık olsun, her alandan beslenin. Sanat, müzik, sinema heykel, resim her şeyden doğadan beslenin. İşler kolay değil :)

 

Mimarlık gündelik yaşamla beslenen gündelik yaşamdan destek alan bir alan olmasına rağmen günümüzde Türkiye'de çok rağbeti ve bilinirliliği yok.’’ Bu sebeplerle Yeşim Hatırlı İstanbul Mimarlık Festivali gibi etkinliklerin olmasının çok önemi olduğuna değinerek mimarlığın gidişatı hakkındaki fikirlerini belirtti ve konuşmasını sonlandırdı.
 

BÜLTEN İÇİN GÖRSEL 2.jpg
BÜLTEN İÇİN GÖRSEL1.jpg

Köye Doğru: Türkiye’nin Değişen Beşeri Coğrafyası Ve Mekan

Konuşmacı: Zafer Yenal  Koordinatör: Neslihan Şık

Neslihan Şık koordinatörlüğünde yayına başlayan keynote, “yaşam tarzlarımız mı değişiyor? Bu köye doğru meselesinde kendi alışkanlıklarımızı mı taşıyoruz yoksa oralı mı oluyoruz? ” sorularıyla başladı. Zafer Yenal konuşmasında bir sosyolog olarak bu mimarlık bağlamındaki platformda yer aldığını dile getirdi ve “köye göç, köye doğru” kavramlarıyla sunumunu başlattı.

 

“Yaşadığımız dönemde salgının mekan anlamındaki etkileşimi oldukça önemli.”

Salgın hastalıkların 1600’lerden beri şehirlerdeki , yer ve mekan algılarımızdaki etkilerinden bahsetti. Ve beşeri coğrafyayı “doğa-kültür”, “mekan-toplum” ikiliklerinin birbirini nasıl etkilediğini bir bütünlük içerisinde değerlendirerek tartışmaya başladı.

“Tek başına Covid19’a değil, bu salgını hangi dünya içerisinde yaşadığımıza bakmamız gerekir.Nasıl yaşıyorduk?”

Salgının birlikte yaşadığımız bu dönüşümleri hızlandıracak, yoğunlaştıracak bir işlevinin var olduğunu söyleyerek  doğa kültür bağlamında yaşanılan dönüşümlerden bahsetti. Sözlerine doğayla ilişkimizin bozulmasının ve bu ilişkiye yabancılaşmamızın yansımalarından olan “yemek” kavramı üzerinden örnekler verdi. Bu konuda “Tüketim” kavramının karşımıza çıkması durumu üzerinde durdu.

“SALGIN:YENİ NESİL ÇİFTÇİLER”

Yenal,  kıra dönüş trendi eğiliminin içerisinde olunduğuna değindi. Buna bağlı olarak sunumunda, arsa satış tablosuna yer verdi. Bu durumun ya sürekli ya da geçici kıra yerleşme hedefiyle alındığını da ekledi.

Yenal, şehirlilik ve köylülük tanımlarının dönüşümünden hatta formların şehirde başka bir şekilde göreceğimiz dönemlerin yaklaştığını da belirtti. Bu yönelimin tasarım üzerindeki yaklaşımlarını örnekleyen projelere de sunumunda yer verdi. Sürdürülülebilirlik  üzerine konuşan Yenal, sadece tarihsel , çevresel olmadığını sosyal ve siyasal bir mesele oluğu noktasına da değindi.

Tarihsel İzler ve Sanal Kentler: İstanbul Senaryoları'nda 2.Gün

Atölyenin ikinci gününe katılımcılar kendilerine verilen İstanbul haritasını üç boyuta aktararak geldiler ve böylece ilk aşama tamamlanmış oldu. Atölyenin ikinci aşamasında bu projelerin VR tabanına aktarılması için Unity programına geçildi. Öncelikle co-leXer ekibinden Merve Şahin, Unity programının temel kullanım detaylarını program üzerinden örnek modellemeler eşliğinde  katılımcılara anlattı. Unity programı ile birlikte katılımcılardan, hali hazırda üstünde çalıştıkları modellemelerin üzerine çeşitli dokular, sahneye çeşitli ışıklandırmalar ve tercihe bağlı müzikler eklemeleri istendi. Bu eklentileri bireysel kurgularına göre seçen ve uygulan katılımcılar modeli anlatmak istediklerine göre kişiselleştirecekler. Atölye sonunda elde edilen haritanın kurgulanmış farklı parçaları yürütücü ekip tarafından birleştirilerek sanal gerçeklik ortamına aktarımı sağlanacak. Son ürün bizlere İstanbul içinde farklı katılımcılar tarafından tasarlanan küçük  bir çok kent senaryosunun harita içinde birleştiği ve şehrin kentsel dönüşümü anlatan bir sanal gerçeklik deneyimi sunacak. Bu harita içinde bizi farklı İstanbullar ve farklı düşünceler bekliyor olacak. Kurguları deneyimleyebileceğimiz gibi kurgu geçişlerini de deneyimleyebileceğiz.

Veda konuşmasında yürütücü ekip tekrar VR teknolojisinin imkanlarını ve Türkiye’de bu konuda yeteri kadar çalışma yapılmadığını anlattı. Aynı zamanda kendilerine ilham veren dünyadaki birkaç örnekten bahsettiler ve kendileri bu konu hakkında çalışmalar yapmaya devam etmek istediklerini belirttiler. Ve katılımcılarının VR alanındaki projelerinde kendileriyle iletişim kurabileceklerini belirterek iletişim bilgilerini paylaştılar .

129636872_230701451757039_19013405030616

Şahsi fikrimi soracak olursanız ben VR teknolojisinin önümüzdeki yıllarda özellikle sanat ve tabii ki mimarlık alanında ciddi bir norm olacağını düşünüyorum. Sanal gerçeklik hepimizi ciddi manada heyecanlandıran ve üretime iten bir konu. Co-leXer ekibi oldukça ufuk açıcı bir ekip. Henüz son ürünü görmeden bile atölye içindeki samimi havaları , bu konudaki araştırmaları ve atölye içindeki çabaları beni çok heyecanlandırdı. Gelecekte yapacakları işlerini takip edebilmek için @co_lexer instagram hesabını takip edebilirsiniz . Takipte kalmanızı ve hatta atölyelerini yakalarsanız kaçırmamanızı kesinlikle öneririm.

10.000-moving-cities-same-but-different-

10.000 MOVING CITIES-MARC LEE

yağmur.jpg
günlük hayat dedektifleri 1.jpg
günlük hayat dedektifleri 2.jpg

Bu şekilde egzersizlerden sonra katılımcılar kendi dedektif personalarını meydana getiriyorlar. Burada katılımcılara “Ben nasıl bir dedektifim?” sorusunu sormaları isteniyor. Detaycı dedektf, sakin dedektif gibi... Personalar oluşturulduktan sonra atölye başlıyor... Bu nesne yıllardır burada mıydı? Katılımcılar evlerinde dedektiflik yaparak bulguları masaya yatırıyor. Evlerinde İncelenebilecek ve veri verebilecek nesneleri ve bölümleri çizip bunun üzerine tartışıyorlar. Daha önce orada olduğunu unuttukları veya bilmedikleri nesneleri ve bu nesnelerin neden burada bulunduklarını keşfediyorlar.

Sen Nasıl Bir Dedektifsin?

Kilo aldırmayan çizim egzersizleri!

Katılımcılar elini kaldırmadan ve kağıda bakmadan kalemi kağıtta gezdiriyorlar. Daha sonra atölyeden birisini belirleyip aynı şekilde gözlerini o kişiden ayırmadan çiziyor, çok profesyonel çizimler ortaya çıkmıyor haliyle tabii... Daha sonra etraflarındaki bir nesneyi kağıda bakmadan çiziyorlar. Gözlerini nesnede gezdirirken aynı zamanda ellerini de aynı şekilde kağıtta gezdirmeye çalışıyorlar.

Fringe Istanbul - Masa Performans Videosu

WhatsApp%20Image%202020-12-07%20at%2000.
pngwing.com.png
Happy Birthday PNG (22).png

Doğum Günün Kutlu Olsun!

ParadigMap muhabirlerinden Mısra'nın doğum günü kutlaması için çalışmalara ara verildi. Nice beraber senelerimize...

bottom of page