Z1
İSTANBUL MİMARLIK FESTİVALİ BAŞLADI!
Açılış etkinliği; Dilara Tekin Gezginti moderatörlüğünde, Selçuk Avcı ve Banu Binat tarafından başlatıldı. Banu Binat “Bu işin başarıyla tamamlanması, katılımcılar ile mümkün” diyerek katılımcıların ve sponsorların önemini vurguladı. Açılışta festival akışına dahil olan katılımcılar ve etkinlikler hakkında detaylı açıklamalar yapıldı. Konuşmada bir çok atölyenin fiziksel olmasının planlandığı ancak pandemi koşullarında online olarak yürütülmek zorunda kalındığı söylendi. Selçuk Avcı “ilk hafta sonu kapanışımıza açılışın denk gelmesi ilginç oldu.” ifadesi ile mevcut durumun ironisini yaptı. Avcı, şu cümleleri ekledi: "Çalışmalar başladığında fiziksel atölye yapabilmeyi umut ediyordum. Ben rüyaların adamıyım."
Teknik aksaklıklardan dolayı biraz geç başlayan atölye katılımcılar ve yürütücülerin tanışmasıyla başlandı.Fiziksel ortamda bir masanın etrafında oturulup yürütülen bir atölye deneyimini yansıtmaya çalışan bir etkinlik planlanmış. Hedeflenen durum tüm ekiplerin doğal afet ve kriz durumlarında uzun süre boyunca işlemesi gereken yeni gündelik hayatı kurgulaması.Paradigma ve Paradigma kayması nedir sorularıyla tartışma ortamı açıldı. Paradigma ve Paradigma kayması nedir sorularıyla açılan tartışma ortamında ,oluşturulan diyagram üzerinden sorular sorularak ve farklı bakış açıları getirilerek diyagram geliştirildi. paradigma kayması olarak adlandırdığımız kırılma noktaları sonrasında yeni normaller ,yeni ritüeller oluştuğu üzerine konuşuldu.Paradigma kayması olarak nitelendirilen bu olaylar tartışıldı ve deneyimlemeyi öngöremeyeceğimiz şeyleri düşünmek ve bunlara çözüm önermek bağlamında fikirler sunuldu.Tanışma ile başlayan ve günün tamamını oluşturan tartışma ortamı ile bugünki etkinlik gerçekleştirildi.Yarın tasarım aşamasına geçilerek atölye kaldığı yerden devam edecek.
Gelecek Arşivi I Günlük Yaşam Belleği Atölyesi Başladı!
Yürütücüler: Ece Doğan,Öznur Aktaş,Reyyan Çulcu
Mimarların zaman algısı!
Taş yerinde ağır(mıdır)?
Mimarlığın Ayıbını peyzaj örter!
Taşa ne olmak istiyorsun dedim!
Panelin ana teması "Neden Doğal?"
Açılış etkinliği sonrası gerçekleşen ilk panel Selçuk Avcı koordinatörlüğünde başladı. Panel konuşmacıları Burak Pekoğlu, Ömer Selçuk Baz, Aslı Özbay ve Ali Derya Dostoğlu idi.
05.11.2020
Ömer Selçuk Baz yapacağı sunumdan, doğallıkla ve taşlarla olan ilişkisinden bahsetti. Baz tarihi yüzyıllara dayanan taş örnekleri göstererek taşların dokusu ve zamanları hakkında yorumlarını dile getirdi. Türkiye'de taş ile yapılmış ve yapımı kendisine ait olan olan peyzaj-yapı ürünlerini görsellerle destekleyerek sunumunda yer verdi.
Baz, taş konusu üzerine şunları dile getirdi: "Taştan yapılan duvar neyse odur, iç duvarı dış duvarı çizgisi yoktur, ben şuan duvarın elemanlarını sıralamaya çalışsam karıştırırım fakat taş ile olan duvar tek bir katmandır." Bu fikir günümüz duvarına da eleştirel bir yaklaşımı doğurdu ve Ali Derya Dostoğlu konu hakkında fikirlerini dile getirdi.
Ömer Selçuk Baz: "Olmuş olan, onun olma biçimi, onu zamanda bu zamana kadar sürükleyen dinamiklerle öğrenmeye çalışıyorum"
İşverenlerinin şehir yaşantısına alışkın olması nedeniyle iç mekanı bağlamdan kopartmaya karar verdik.”
Selçuk Avcı sözü Ali Derya Dostoğlu'na bıraktı ve Dostoğlu sunumuna başladı. Dostoğlu Ayvacık, Söğütlü köyünde yaptığı bir projeyi anlattı. Söğütlü köyünden bahsederek köyde çok dikkatli kullanılan bir taş ve malzeme paleti olduğunu söyledi. Sonrasında Söğütlü köyünde yaptıkları projeden görselleri yansıtarak köylüyle yaptıkları işbirliğinden duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Taş yerinde ağır(mıdır)?!!!!
Aslı Özbay sunumda taşlar üzerine birçok düşüncesini dile getirdi. Bunlardan bazıları şunlardı: “Kapadokya’daki taşlar hamur gibi, ince çalışırsanız ince sonuçlar veriyor kalın çalışırsanız kalın sonuçlar veriyor.”, “Kapadokya dediğimizde sadece Peri bacaları akla geliyor fakat orada bulunan tüf taşları çok güzel yaşlanan bir malzeme.”, “Uçak seyahatlerinde dağların tepelerinde kahredici, devasa yaralar görüyoruz.”
Aynı zamanda Türkiye’nin bir mermer cenneti olduğundan bahsederek sözlerine taşların hammadde olarak ihraç edilip, işlenip geri geldiğini de ekledi. Bu taş kaynaklarının işlenememesi hakkında eleştirel yorumlarını da ekleyerek bunun bir gaflet olduğunu söyledi. Konuşma sırasında İMİB Çin’e giden blok taşlar hakkında açıklama yaptı:
"Çin'e giden bloklar orada kullanılıyor büyük bloklar olarak lüks projelerde kullanılıyor, biz geri almıyoruz. Bu bir şehir efsanesi. "
" Taş ile neler yapabilirim merak ediyorum"
Söz sırası Burak Pekoğlu’na geldi ve Burak Pekoğlu şu sözlerle başladı:" Taş ile neler yapabilirim merak ediyorum" Burak Pekoğlu doğal taş kullanarak ürettikleri projeleri tanıttı. Sakarya’da yaptıkları yönetim binası üzerinden örneklendiren Pekoğlu, proje sürecinde işlemlerin süreç yönetiminin ve disiplinlerarası çalışmanın nasıl yapıldığından bahsetti.
Selçuk Avcı'dan Burak Pekoğlu’na bir soru : "Louis Kahn der ki “Tuğlaya ne olmak istiyorsun diye sormak lazım.” Sen taşa ne olsun diye sorduğunda ne cevap alıyorsun?" Burak Pekoğlu buna şöyle cevap verdi: " Ben taşa, heykel oluşturmak olarak yaklaşıyorum, ben taşın üzerine işlemeyi seviyorum."
Uyumlar, Çatışmalar, Kavrayışlar
Arasında Meydan Atölyesi
Tülin Görgülü, Ebru Erdönmez, Ervin Garip, Yeşim Hatırlı, Cemil Akçay ve Serhat Ulubay tarafından yürütülen atölyenin 24 saatlik bir workshop aynı zamanda bir yarışma olduğu belirtildi. Saat 14.00 da başlayan atölye Yürütücü ekibin kendilerini kısaca tanıtmasından sonra meydan üzerine konuşma ile devam etti. Arkasından Beşiktaş Meydanı ve çevresinin tarihsel değişiminin sunumu yapıldı. Saat 19.00 ve 23.00 da tekrardan toplanılacağı da eklendi.
Atölyede Beşiktaş Meydanı üzerinden “meydan” kavramının algısı ve zaman içerisindeki değişiminin irdelenmesi hedefleniyor. Ve katılımcılardan 24 saat içerisinde bu meydan üzerinde çalışmalar yapmaları bekleniyor. 24 Saat sonunda çalışmaların değerlendirileceği ve ilk 3’e girenlere küçük ödüller verileceği belirtiliyor.
Saat 19.00 da tekrar toplanıldı. Katılımcıların soruları cevaplandı. Chat kısmından soru cevap ile başlayan bu toplantı daha sonra katılımcıların kamera ve mikrofon açarak hem kendini tanıtması hem de takıldıkları soruları sormasıyla devam etti. Biraz daha sohbet havasında geçen bu toplantıda Tülin Görgülünün kedisinin sürekli kamera önüne geçmesi renkli anlara sahne oldu.
Saat 23.00 daki toplantıda Tülin Görgülü , Ervin Garip ,Serhat Ulubay ve Ebru Erdönmez katılımcılarla konuşup çalışmaların ne durumda olduğunu sordu. Bu kadar yoğun programın etkisindeki katılımcılarla konuşan Ervin Garip gece saat 3 te de toplanalım bari dedi. Bunu ciddiye alan katılımcıların olduğunu gördükten sonra “Bi dakika benim bağlantım kesildi.” diyerek ortamın havasını değiştirdi.
Tarihsel İzler ve Sanal Kentler: İstanbul Senaryoları
İstanbul senaryoları, co-leXer ekibi tarafından yürütülen ve sanal deneyim üzerine dayalı bir atölye. İki günden oluşan atölye VR hakkında verilen bilgiler sonrası katılımcılardan İstanbul’un tarihi haritalarından faydalanarak çeşitli zamanlardaki mimari yapısını 3 boyutlu olarak modellemesini bekliyor. Atölye amacı bu modellemeleri uygun olan şekilde sanal gerçekliğe entegre ederek farklar üzerinden anlatılar kurmak.
Co-leXer ekibinin kendini tanıtmasıyla başlayan atölye süreci katılımcıların kendilerinden kısa kısa bahsetmeleriyle devam etti. Yürütücüler dahil atölye grubu konuya olan heyecanlarını açıkça belirtti.
Tanışma faslı sonrası VR’ın geçmişi hakkında kısmen detaylı bir sunum yapan yürütücü ekip sunu içinde geçmişteki VR denemelerinden, VR teknolojisinin gelişiminden ve bu teknolojinin mimari eğitime ve mimariye verebileceği katkılardan bahsettiler.
İlk günün sonuna gelirken İstanbul’a ait tarihi haritalar topluca incelendi ve bir sonraki gün başlayacak tasarım süreci hakkında konuşuldu.
WOW Büyük Kaşif Konuşması Mı???
Sanal ve gerçek hayatta oyunlar oynayarak beden, mekân ve kent üzerine ufak keşifler yapıyorlar.
Studio Niche (Niş) ‘in yürüttüğü küçük ölçekte mekânsal keşifler atölyesi; atölye kapsamında hazırladıkları küçük sorunlara odaklanmayı düşünerek ve sözde “önemsiz” olanın dönüştürme potansiyelini araştırmayı hedefleyen oyunlarıyla başladı.
Kurulan bu oyunun 3 gün yani 72 saat sürmesi planlanmış. 3 Günde 15 farklı oyunla sanal ve gerçek dünya mekanını bu 15 farklı oyunla anlamaya çalışmak ve beden, mekan, kent üzerine düşünmek, bunlar üzerine keşifler yapmak hedeflenmiş. Keşif süreci, ileri bir hazine avına dönüşerek oyuncuları adım adım fiziksel çevrelerini keşfetmeye ve sorgulamaya yönlendiren bir dizi mekanizmadan oluşuyor. Kaşiflerin görevi ise fiziksel mekanın sırlarını açığa çıkarabilecek altın anahtarı bulmak.
Küçük dans, Gökyüzü gözlemciliği, Düzen kovalama bürosu, Konuşan mekanlar, Diyalog yüzeyleri, Elden ele
Altın Anahtarı bulup oyunu bitirenlerle, 7 Aralık 18:00’da Küçük Ölçek Kaşifleri Buluşması’nda yüz yüze buluşulacak.
Mimarlığın Biçimleri: Farklı Coğrafyalar,Farklı Mekanlar,Farklı Üretim Yöntemleri:
İstanbul Mimarlık festivalinin etkinliklerine tüm dünyadan kişiler katılmakta ve bu etkinlik festivalin ilk uluslararası etkinliği.
Onur Atay, Bihter Çelik, Mina Öner, Gigi Shukakidze, Tamara Janashi, Onur Ceritoğlu, Alp Arısoy, Katerina Protonotariou, Todo Por La Praxis(TxP)
Herkes İçin Mimarlık:
Katılımcı olmak kişiye sosyal değer ve bazı şeyler katar. Katılımcılık Türkçede imece olarak adlandırdığımız yeni bir konsept. Katılımcılar arası sosyal yarara ya da kargaşaya yol açabilmekte. Aynı zamanda birçok olasılık sağlamakta. Katılımcılar ile birlikte farklı bakış açılarından bakmayı öğreniriz. Örneğin; “Başka Bir Okul Mümkün”
Bu etkinlik ile çocuklar okullarını sorgulamayı ve etkinlik sonunda ne istediklerini tam olarak öğrenirler. Tüm çocuklar buna katılımcı olabildiği için farklı fikirlere nasıl cevap verip saygı duyabileceklerini öğreniyorlar.
Tiflis Mimarlık Bienali Hakkında:
Fiziksel ve dijital etkinlikler workshoplar vs. olduğu bir bienal. Bienal sonucunda çevrimiçi, 74 katlı ve her katında katılımcıların ortaya çıkarttıkları bir gökdelen oluşturuldu. Bienale biennial.ge adresinden ulaşabilirsiniz.
Bu etkinlikte katılımcılar farklı mimari disiplinlerini paylaşıp üzerine tartıştılar. Pandemide şartlar değişti ve biz bu şartlara adapte olmalıyız bu nedenle hayatlarımızı etkinlerimizi ve daha birçok buna benzer şeyleri yeniden düzenledik. Onur Atay'ın bu örnekler üzerine bu şu an yaşanmakta olan paradigma kaymasına bakış açısı olan cümlesinde dediği gibi “Sizi öldürmeyen şey yaratıcılığınızı arttırır.”